Emeklilik döneminde hareketsiz bir hayat yaşamak istemiyorum. En büyük hayalim ise ömrüm boyunca bahçeli bir ev sahibi olmak ve toprakla uğraşmaktı. Bu gerekçelerle Antalya, Aksu, Karaöz’de bir zeytin bahçesi aldım. Hayalimdekinden biraz daha büyük bir bahçe olunca ve üstelik hiç hesap etmediğim şekilde yetişmiş bir zeytin bahçesi olunca mecburen ve aslında keyifle zeytin ve zeytinyağını öğrenmeye başladım.
Bu bahçeden çıkan zeytin ve zeytinyağını öncelikle kendimiz için ürettiğimizin bilinmesini isterim. Tabi, bahçe büyük olunca ihtiyacımızdan fazla ürün ortaya çıkacağı malum. Bir diğer malum konu ise bahçe bakımının masraflı olacağı. Bu durumda bahçenin masrafları için fazla ürünü satmamız gerekiyor. Bu ürünü hem kendimiz yiyeceğimiz hem de gönül rahatlığıyla satabilmemiz için olabildiğince sağlıklı üretim yapmak zorundayız. Bu nedenle zeytin yetiştiriciliğini öğrenirken, bu sürecin nasıl organik yöntemlerle yapılabileceğini de araştırıyorum. Bu sayfada da üretim sürecimizi paylaşmak istiyorum.
Burada “organik” sıfatını dikkatli kullanmam gerekir. Çünkü bir ürüne organik diyebilmek için pek çok süreçten ve testten geçmesi gerekiyor. Böylece ilgili kurumlardan organik ürün sertifikası alabiliyor. Benim bahçem henüz tam olarak organik üretime hazır değil. Çünkü ben burayı yeni satın aldım. Etrafta ve bahçe içinde daha önce neler olduğunu bilmiyorum. Şu andan itibaren kontrolümün elverdiğince sağlığa zararlı gübre, tarım ilacı vs kullanmayacağım. Ben farkına varmadan organik lafını kullanırsam ne manada kullandığım bilinsin diye bunları yazdım.
İlk kuralımız asla kimyasal gübre ve ilaç kullanmadan, tamamen doğal yöntemlerle üretim yapmak. Aşağıda fotosunu gördüğünüz 2 yıl yanmış keçi gübresi bahçemizin bu yılki besini. Artık bahçeyi de doğal ve organik besinlerle besliyoruz.
Ağaçlarımızı zararlı parazit ve böceklerden korumak için bordo bulamacı ve kaolin kullanıyoruz. Bordo bulamacı zaten organik sınıfta değerlendirilen bir ürün. Kaolin ise doğal bir maden. Ancak çıkarıldığı şekilde kullanılırsa hem ağaçlara hem sağlığa zarar verebilecek ağır metal içeriyor. Bu yüzden ağır metallerinden arındırılmış ithal kaolin kullanıyoruz. Otla mücadelemiz aşağıdaki fotoda görüldüğü gibi kesinlikle ot ilacı kullanmadan sadece doğal ot biçme yöntemi ile yapılıyor.
Ocak ayı budama ve bordo bulamacı, şubat ve mart ayı çiçeklenmeye hazırlık ve ot mücadelesi yapılıyor. Nisan başı gibi zeytin çiçeklerimiz açıyor. Mayıs başında da aşağıda fotoları görünen bebek zeytinlerimiz kendini gösteriyor.
Haziran, temmuz ve ağustosta kaolin ile ağaçların ve meyvelerin korunması, ayrıca gerektiği kadar sulama yapılıyor. Eylül ayında ise artık yavaş yavaş hasata hazırlanıyoruz.
Hasat zamanı
Eylül ayının ortalarından itibaren yeşil zeytinler kurulmak üzere toplanmaya başlanıyor. Bu aşamada bir miktar da yağlık zeytin toplanarak sıkılabilir. Zeytinyağı verimi düşük olacaktır ama aroma, lezzet ve içerdiği yüksek polifenol sayesinde şifa özelliği çok yüksek olacaktır. Alışmayan damaklar için biraz ağır gelebilir. Çünkü yüksek polifenol sayesinde yağda acılık ve yakıcılık gibi çok aranan özellikler zirve yapmış durumdadır. Alışanlar için ise başka zeytinyağından keyif almak güçtür.
Ekim ayı ortasından itibaren zeytinler yeşilden mora dönmeye başlayınca zeytinyağı zamanı resmen gelmiş olur. Bu dönemde toplanan ve fabrikaya gönderilen zeytinlere soğuk sıkım yaptırıyoruz. Henüz tam yağlanma olmadığı için bu dönemde yaptığımız yağa “erken hasat soğuk sıkım ” sıfatını ekliyoruz. Bu yağ artık hem lezzet, hem aroma hem de şifa açısından çok dengeli bir yağdır. Çoğunlukla soğuk yemeklerde ve salatalarda kullanmak için uygun olur.
Kasım ve aralık ayları zeytinin yeşilden siyaha döndüğü, kurmalık siyah zeytinlerin hazırlandığı, normal sıkım yağların yapıldığı aylardır. En geç aralık sonunda hasat bitirilip, bahçe gelecek yılın hasatı için hazırlanmaya başlar.
Bahçede sadece zeytin üretmiyoruz. Yabani otlarla değişik yemekler de yapıyoruz. Bahçemizdeki yabani otlardan yaptığımız 10 otlu gözleme videomuz:
Bana ulaşmak için: 0 505 7646219